Benim kocamın annesiyle benim hakkımda konuştuğunu tesadüfen duydum ve artık onunla aynı çatı altında yaşayamıyorum
Mark ile sekiz yıl birlikte yaşadık. Çığlık çığlığa kavgalar olmadan, coşkulu tutkular yoktu, ama saygı ve yıllar içinde gelişen alışkanlıklarla doluydu, eski bir bahçe gibi — dalları, desenleri, gölgeleriyle. Bazen — mükemmel bir çift olduğumuzu hissederdim. Hiç kavga etmezdik, birbirimizi desteklerdik, dizilerde beraber gülerdik, sabah kahvemizi sessizce içerdik. Belki de yetişkinler için olması gereken budur.
Ama bir gün bu sessizlik başka bir şeye dönüştü. Pazar günü arkadaşlarla olan buluşmam iptal olduğu için erken evdeydim. Üst kısmı değiştirmek için sessizce yukarı çıktım ve durdum, sesini duyunca. Mark telefonla konuşuyordu. Hiçbir zaman dinlememiştim — dürüst olmak gerekirse. Sadece kapıyı aralık bırakmıştı ve ben ismimi duydum.
— Bilmiyorum anne, o biraz… sıkıcı oldu. Anlıyor musun? Her şey aynı döngü içinde. Aynı konuşmalar. Aynı yemekler. Bazen yanında kendini çoktan kaybetmiş biriyle yaşıyormuşum gibi hissediyorum.
Bir duraklama.
— Hayır, bunun farkında olduğunu sanmıyorum. Benden uzaklaştığımı bile fark etmiyor. Hâlâ “her şey yolunda” olduğuna inanıyor. Üzgünüm ama ona karşı artık sadece… alışkanlık dışında bir şey hissetmiyorum. Eskimiş bir gömlek gibi — rahat ama artık sevinç vermiyor.
Kalbim durdu. Koridorda ayakta, elinde ceket, ayakkabısız durdum ve kıpırdayamadım. Bir noktada o kahkaha attı — hafif, rahatlamış bir şekilde. Ve ekledi:
— Hayır, bunun hakkında onunla konuşmayı düşünmüyorum. Neden ki? Zaten anlamayacak.
Aşağıya döndüm, kanepeye oturdum, hiçbir şey duymamış gibi. Birkaç dakika sonra o indi, alnımdan öptü, yanıma oturdu. Buluşmanın nasıl geçtiğini sordu. Ben sakin bir şekilde, duygusuzca cevap verdim. O gülümsedi. Rahat bir gömlek içinde yaşadığına ve o gömleğin sonsuza dek askıda kalacağına emindi.
Tüm gece gözlerimi açık tuttum, soluğunu dinledim. Ve düşündüm: Ne zaman önemli bir şeyleri kaybettik? Ne zaman beni bir insan, bir kadın, bir partner olarak görmeyi bıraktı?
İki gün sonra bir daire kiraladım. Kavga etmeden. Gözyaşları olmadan. Eşyalarımı topladım ve ona bir mektup bıraktım:
“Duymuş hakkımda her sözcüğü. Ben eski bir gömlek değilim. Ve sadece “sıkıcı biri” de değilim. Ben, artık gerçeği yüzüne söyleyemeyecek biriyle aynı havayı paylaşmak istemeyen bir insanım. Acımıyor. Açıkçası durum bu. Yıllar için teşekkürler. Ama şimdi — çıkmam gerekiyor.”
O aradı. Yazdı. Açıklamamı, konuşmamı istedi. Cevap vermedim. Çünkü her şey zaten söylenmişti. Bana değil — kendisi tarafından.
Üç ay geçti. Kendimi hafif hissediyorum. Yalnız olduğum için değil. Ama çünkü şimdi yeniden kendi hayatımdaım. Küçümsemeler olmadan, alışkanlık olmadan, yalanlar olmadan. Yeniden akşamları kitap okuyorum, yere yemek yiyorum, yüksek sesle gülüyorum. Ben yeniden yaşıyorum.
Sizin arkadaşınız sizin hakkınızda arkadan konuştuğunu duysaydınız, onunla kalmaya devam eder miydiniz? Yoksa bu noktadan sonra geri dönüş yok mu?