Sevgili Kızım, İyi Bir Kız Olmak Zorunda Değilsin

Sevgili kızım, iyi bir kız olmak zorunda değilsin. Uysal, itaatkâr ve tatlı bir kız olmak zorunda da değilsin. Olmak istediğin kişi ol, kendi sesini bul, sesli gülmeyi öğren, yıldızları gör ve onlara ulaşabileceğini bil.

Sevgili yavrum, kimsenin sana sinirlendiğin zaman çirkinleştiğini söylemesine izin verme, kimsenin sana ve hayallerini gerçekleştirmene engel olmasına izin verme.

Belki sana çok mantıklı ve açık görünüyor olabilir ama bu kültürümüzün sarsmakta zorlandığı bir şey. İşte sana yakın zamandan bir örnek…

Louvain’de bir tiyatro sadece kadınlar için bir “Wonder Woman” gösterimi vardı. Sayısız kadın bu gösteriye akın etti.

“Hayatı kaçırarak huzuru bulamazsınız.”

– Virginia Woolf

Tiyatro üzerinde şu yazının olduğu bir çantayı dağıtma kararı aldı “havalı şeyler içerde”. Bu taktik güzel tuttu ve beklendiği gibi tiyatro dolup taştı.

Fakat ne yazık ki içinden güzel şeyler çıkması beklenen bu çantaların ünü yanlış bir sebepten yayıldı. Kızlar çantayı açtıklarında içinden çıkanlar bulaşık bezleri, cam temizleme suyu, zayıflama hapları ve temizlik fırçasıydı.

Bu haber dünyayı çalkalamaya devam ediyor. Hemen hemen dünyanın her yerinden bu olaya eleştiriler geldi.

Bu çantalardan çıkanların gerçeği yansıttığını aslında hepimiz biliyoruz ancak başka gizli bir gerçekliğin daha var olduğunu da söylemek gerek.

Bunu çok kolaylıkla göremiyoruz çünkü bu tamamen doğal bir şekilde dilimizden dökülüyor; kız ve erkek çocuklarla konuşma şeklimiz onları ister istemez kültürel bir kalıba sokuyor.

İyi kız, sessiz kızdır

İyi bir kız köşesinde sessizce duran, etrafındaki her şeye dikkat eden ama sessiz kalan kızdır. Ama hayal dünyasında bu sessiz kız kendi gizli yerine kaçar, vahşilikleri de görür ve maceralara atılır.

Yanından geçip giden insanlar bu kızın saçlarına, giysilerine bakıp “ne uslu kız” diye iltifatta bulunuyorlar. Bu iltifatları küçük kıza bile değil, anne babasına söylüyorlar. Kimse ona hayatta ne yapmaktan hoşlandığını sormuyor, neyden nefret ettiğini ya da neleri okumayı sevdiğini veya hayallerini sormuyor.

Çoğu zaman farkında bile olmasak da aslında dünyaya gözümüzü açtığımız günden itibaren etiketleniyoruz. Bu adaletsiz dil beynimize 9 ay gibi kısa bir sürede çoktan işlenmiştir.

Bu yaş size çok erken gelebilir ama “akıl teorisine” göre bu yaş tam da sosyal çevreye uyum sağlamaya başladığımız, taklit ettiğimiz, yorumladığımız, yavaş yavaş yetişkinlikteki davranışlarımızı belirleyecek olan yaş.

Çok erken yaşlardan itibaren kızlarımıza pasif olmayı, itaati, sessiz kalmayı ve fiziksel görünüşün değerli olduğunu empoze edersek, bu kızların doğal becerilerini kendi isteklerimize göre şekillendirmiş oluruz.

“Düşünme!”

Bu nedenle pek çok psikolog, öğretmen ve Alfonso Montuori gibi eğitimci bizi yargılar ve cinsiyet etiketleri olmayan bir eğitim sistemi uygulamaya çağırıyor. Bu eğitim şekli insani tarafları güçlendirmeli, çocukların iyiliğini gütmeli, kendilerini ve dış dünyayı tanımaları için meraklarını beslemelidir.

Sevgili oğlum “güçlü” olmak zorunda değilsin

Şimdiye kadar “iyi kız” olmaktan bahsettik. Şimdi ise sıra şimdi birçoğu yetişkin olan ve kendini kontrol etmek için çok çaba gösterip duygusal baskı uygulanan erkeklerden bahsetmeye geldi. Duygular ve hassasiyet eğri dişlerin tellerle düzeltildiği gibi düzeltilmeliydi.

Ağlamak ise kız işiydi bu yüzden göz yaşlarını tutmak gerekiyordu. Ne de olsa erkek çocuklar güçlü olmalıdır, her şeyle başa çıkmalı ve yıkılmamalıdır.

“Gelecek, hayallerinin güzelliğine inananlarındır.”

– Eleanor Roosevelt

Yani erkeklerin dünyasında da büyük zorluklar var. Geçenlerde yayınlanan bir araştırmanın sonucuna göre anne babalar ve eğitimciler şunu göz önünde bulundurmalıdır: erkek çocukların beyni çok daha hassastır ve kızlara kıyasla strese karşı dirençleri daha düşüktür.

Bu nedenle erkek çocukların daha fazla duygusal desteğe, güvenliğe ve korunmaya ihtiyacı var.

Çocuklarınıza nasıl davrandığınıza dikkat edin

Tüm bunlar çocuklarla ilgilenirken günlük hayatta geçip gitmesine izin verdiğimiz ufak imaları tekrar düşünmemizi sağlamalı.

“İyi bir kız olman gerek” ya da “Erkekler ağlamaz” gibi sözlerin ne kadar etki sahibi olduğunu unutmamak gerekiyor.

Artık kadınların sosyal, politik ve ekonomik hayatın farklı alanlarında lider olabilmeleri için çalışan kişisel gelişim uzmanları var.

Kadınların özellikle de politika ya da iş alanlarında yüksek mevkiye sahip olanların kendilerini ilk olarak bencil olarak tanımladıkları fark edildi.

Bu düşünce kalıbını kırıp kişinin kendisi için istediği bir şey uğruna savaşmasının bencillikten ziyade bir hak olduğu gösterilmeli; işin en zor kısmı bu.

Çünkü “iyi” olmak sessiz ve pısırık olmak değildir. “İyi” olmak gerçekten cesur olmaktır; kadın veya erkek olmanız fark etmeksizin ne istediğinizi bilmektir.