Bazen Benim De Kendime İhtiyacım Oluyor

Bazen birilerinin yanında olamıyorum çünkü benim de kendime ihtiyacım olduğu zamanlar oluyor. Kendimi dinlemeye, kırılan parçalarımı onarmaya ve eğri köşelerimi yontmaya ihtiyacım oluyor.

Yani eğer telefonlara cevap vermezsem ya da birkaç saatliğine veya birkaç günlüğüne telefonumu sessize alırsam bu dünyadan elimi eteğimi çektiğim anlamına gelmez. Yalnızca uzun zamandır ihmal ettiğim biriyle, kendimle bir yürüyüşe çıkmak istemişimdir.

Kendi kendimizi “gereksiz” kutusuna göndermemiz ne kadar gülünç. Üstelik çoğu zaman bunu yaptığımızın farkında olmuyoruz bile. Kendi kendimize bitmemiş bir iş yüzünden kademe düşürtüyor, ajandanın son sayfasına koyuyor ya da masadaki dağınıklığın içinde kayıp bir not kâğıdı oluyoruz. Daima kendimizden daha önemli gördüğümüz şeyler oluyor.

Çok fazla talep ve rekabetin olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Her zaman yapılacak çok şey var; günler yoğun ve yorucu geçiyor. Bu da yetmezmiş gibi, parmaklarımızla yaşadığımız devamlı ve telaşlı bir iletişim şeklimiz var.

Sosyal medyanın içinde yaşıyoruz, her zaman ulaşılabilir konumdayız, her zaman yanıtlanması gereken bir mesaj var, kontrol edilmesi gereken bir e-posta, beğenilecek fotoğraflar- gerçekten beğenmesek bile…

Sanki tam gözümüzün önünde duran şeyler hariç her şeyi görebildiğimiz bir ortam bu. Yorgun gözlerimiz başkalarının ihtiyaçlarını okuyabiliyor ama kendi sorunlarımızı görmekten aciz. Her şey bulanık, her şey kalbimizde ve zihnimizde sıkışıp kalmış halde, bir şeylerin doğru gitmediğini hissediyor ve o şeyin ne olduğunu da bilmiyoruz.

Sınıra çoktan dayandınız ama haberiniz yok

İnsanların size ihtiyacı olduğunu biliyorsunuz. Her gün tırmanacak on dağ var önünüzde, bununla baş ettiğiniz doğru. Fakat kimse size bunun için madalya vermeyecek hatta neredeyse hiç kimse varınızı yoğunuzu çevrenizdekiler için feda etmenizi takdir etmeyecek.

Yavaş yavaş bir şeyler anlamını kaybediyor ve insanlar ilgisini yitiriyor. Artık dünyanın bir müziği yok, bir ritmi yok, büyü bozuluyor ve siz dipsiz bir denizde batan bir taş gibi sorumluluklarınızın altında batıyorsunuz.

Her zaman başkaları için zamanında ve doğru yerde olmanın bedeli arttıkça artıyor. Bu türden bir stresin depresyon gibi çok ciddi sonuçları olabilir:

  • Yorgunluk, bazen uykuyla bile geçmeyecek kadar aşırı yorgunluk hali
  • Baş ağrıları, migren
  • Sırt ağrısı
  • Sindirim sisteminde ağırlık
  • Sürekli olarak sıkıntılı hissetmek ve hayata karşı ilgiyi yitirmek
  • Sabırsızlık ve huzursuzluk
  • Hüsran, sinizm, ilgisizlik, devamlı olumsuz ruh hali…

Ne kadar ironik görünse de aşırı uyaranın ve zorlayıcı etkenlerin olduğu bir ortamda yaşamak bizi uyuşturuyor. Kendi ihtiyaçlarımıza karşı duyarsızlaşıyor ve kendi kalbimize yabancılaşıyoruz. Kendi evimizin neresi olduğunu unutacak kadar değişiyoruz.

Bugün kimse için burada değilim, kendime ihtiyacım var

“Bugün kimse için burada değilim, kendime ihtiyacım var” demek bencillik değildir. Bu kimseyi incitmez, hiçbir şeyi ihmal etmez, dünya dönmeye devam eder. Ancak çok iyi bir şeye neden olur: duygusal iyileşmenin kapısını aralamış oluruz. Kendimize bir ödül ve zaman vermiş oluruz. Bir sığınak.

Bu, iyileşmek için bir ağaç kovuğundan içeri sürünüp köklere ulaşmak; orada kendimizi besleyip özgür ve yeşil dallarımızla büyümek gibidir. Gökyüzüne ulaşana kadar büyümek…

kontrolü ele almak

İşte size düşünmeniz için birkaç fikir. Kendinizi geliştirmenize faydası olacaktır.

Kendime ihtiyacım olduğunda kontrolü nasıl ele alabilirim ve nasıl kendimle ilgilenebilirim?

Zorunluluklara mahkum olmuş hissettiğimiz bir dünyada kendimiz için küçük, huzurlu ve özel bir yere; yalnızca bize ait olan bir yere ihtiyaç duyuyoruz. Bu yer bir can kurtaran botu gibi.

  • Baskılar sizi kendiniz olmaktan alıkoyuyorsa durun ve bu can kurtaran botuna atlayın.
  • Bir kaçış planı yapmanın vakti geldi. Benjamin Franklin’in de dediği gibi “Eğer bir kurtulma planımız yoksa sonsuza kadar akıntıda kürek çekmeye mahkumuz.”
  • Bu kurtuluş planının bir hedefi ve öncelikleri olmalıdır. ( Bugünkü hedefim işi bitirmek, bugünkü planım stres yapmamak ve kendime iki saat zaman ayırmak. Arkadaşlarla veya akrabalarla buluşmak bugün ikinci sırada)

Sonuç olarak, yalnızca ve tamamen kendimize öncelik vermemiz gereken günler olduğunu unutmamalıyız. Bu konuyu netleştirmek ve sevdiğimiz insanlara bu durumu açıklamak kesinlikle bencillik olarak düşünülmemeli.

Cep telefonlarını kapatmak, yürüyüşe çıkmak, nefes almak ve düşünmek için bir sığına yaratmak sağlıklı bir zihin için gerekli davranışlardır. Çünkü ister inanın ister inanmayın, kendime ihtiyacım var dediğimiz zaman isminizi listenin en başına yazmak yalnızca bir tavsiye değil, kesinlikle bir MECBURİYETTİR.